eğitim
education, training, instruction, schooling, practice
eğitim görmek
to train
eğitim merkezi
training center
eğitim sistemi
system of education
eğitim uzmanı
educationist
eğitimbilim
pedagogy
eğitimbilimci
pedagogue
eğitimci
“educationalist, educator; pedagogue”
eğitimli
educated, literate
eğitimsel
educational
eğitimsiz
uneducated
eğitmek
“to educate; to train, to breed”
eğitmen
“educator, instructor; village teacher”
eğitsel
educational
okul
school, college, academy
okul arkadaşı
schoolfellow, schoolmate
okul binası
schoolhouse
okul harcı
tuition
okul kaçağı
truant, hooky
okul müdürü
headmaster, principal
okul parası
school fee
okul yönetim kurulu
school board
okul çantası
satchel
okul çağı
school age
okul ödevi
schoolwork
okul ücreti
tuition
okulu bırakmak
to drop out
okulöncesi
“preschool time; preschool”
kurs
course
kurs görmek
to take a course
üniversite
college, university, varsity
üniversite mezunu
graduate, bachelor
üniversite öğrencisi
undergraduate
üniversitede birinci sınıf öğrencisi
fresher, freshman
üniversiteden atmak
to send sb down
üniversitelerarası
interuniversity
müfredat
n. curriculum
özel ders
private lesson
özel okul
private school
burs
n. scholarship, bursary, grant, studentship, exhibition
burslu
“receiving a scholarship; bursar, scholar, scholarship student”
öğretmen
“teacher; instructor; tutor; schoolmaster, master
öğretmen okulu
teacher’s training school
öğretmenler odası
common room
öğretmenlik
“teaching; profession/duties of a teacher”
öğretmenlik yapmak
to teach
öğretim
education, teaching, schooling, tuition, schoolteaching
öğretim görevlisi
lecturer
öğretim yılı
school year
öğretim üyeleri
faculty
öğretim üyesi
professor, assistant professor, lecturer
öğretmek
“to teach, to instruct; to instil, to instill, to indoctrinate”
öğrenim görmek
to receive education, to study
öğrenmek
to learn; to find out; to hear of; to acquaint oneself with sth”
öğrenci
student, scholar, pupil, discipl
öğrenci derneği
students’ union
öğrenci karnesi
report card
öğrenci yurdu
dormitory, dorm
öğrencilik
studentship, being a student
ders
“lesson, class, course
ders almak
to take lessons from
ders anlatmak
to teach, to lecture
ders kitabı
textbook
ders programı
timetable, schedule
ders vermek
a) to teach, to give lessons, to tutor, to lecture b) to rebuke, to scold, to teach sb a lesson
ders yılı
school year
ders çalışmak
to study
dershane
private teaching institution”
dersini yapmak
to prepare one’s lesson, to do one’s homework
derslik
classroom
ev ödevi
homework, prep
sınav
examination, exam, test, trial, furnace
sınav harcı
fee
sınav kâğıdı
examination paper
sınav olmak
to have an exam
sınava girmek
to take an exam, to sit for an exam
sınavda kalmak
to fail (in) an exam, to flunk
sınavdan geçirmek
to examine
sınavdan geçmek
to pass an examination
sınavdan kalmak
to fail an examination
sınavı vermek
to pass the exam
sınıf
classroom
sınıf arkadaşı
classmate
sınıf başkanı
class prefect, class monitor, class president
sınıf öğretmeni
class teacher, form teacher, form master, form mistress
sınıfta bırakmak
to fail
akademi
academy, college
akademi üyesi
academician
lise
high school, senior high school, lycee
lise mezunu
high-school graduate
diploma
diploma, certificate, degree, sheepskin
diploma töreni
graduation
sertifika
certificate
Kaynak: www.englishpage.blogcu.com