TÜRK TARİHİ – 2 (11.-14.YÜZYILLAR)
Bugünkü milli sınırlar içerisinde ve çevresinde devlet kuran Türklerin tarihine Türkiye Tarihi denir. Üzerinde yaşadığımız Anadolu, tarih boyunca çeşitli kavimler tarafından işgal edilmiş ve bu yarımadada birçok devlet kurulmuştur. Ancak bu devletlerin hiç birisi Anadolu’nun tarihi üzerinde Türkler kadar etkili olamamışlardır. Türklerin Anadolu’yu fethederek İslâmlaştırmaları ve burayı vatan yapmaları Türk ve dünya tarihinin en önemli olaylarından biridir.
Genel Türk tarihinin devamı olan bu döneme 2.anayurdumuzun adı verilmiştir.
Bu dönem 5 bölüme ayrılır ve günümüze kadar devam eder:
1- Anadolu’ya ilk Oğuz akınları ve ilk Türk Devletleri(Türkmen Beylikleri) devri
2- Türkiye Selçuklu Devleti Devri(1075–1308)
3-Anadolu Türk Beylikleri Devri(1308–1515)
4-Osmanlı İmp. Devri(1299–1922)
5-Türkiye Cumhuriyeti Dev.Devri(1920-….)
ANADOLU’NUN FETHİ
Anadolu’ya İlk Türk Akınları
Anadolu’ya ilk Türk akınlarını İskitler yaptı.
Daha sonra Avrupa Hunları 395-398 yılları arasında Basık ve Kursık komutasında Kafkasya üzerinden Anadolu’ya sefer yaptı.
Sasaniler’le anlaşan Sibirler de Anadolu’ya girdiler. 515-516 yıllarında hükümdarları Balak öncülüğünde
Türkler, Abbasiler’in Bizans sınırında kurduğu Avasım şehirlerine yerleştirildiler ve Anadolu’ya yapılan akınlara katıldılar.
B.Selçuklunun temellerini atan Tuğrul ve Çağrı Beyler bir taraftan Karahanlıların diğer taraftan Gaznelilerin baskıları ile yeni bir yurt bulmak için Anadolu’ya akınlar yaptılar. İlk Selçuklu akını Çağrı Bey’in liderliğinde 1015-1021 yılları arası yapılmıştır.
Çağrı Bey’in başlattığı bu Anadolu akınlarının temel amacı; Anadolu’yu yakından tanımak ve gelecekte yapılacak olan kesin yerleşmenin nasıl olacağını kararlaştırmaktır.
Büyük Selçuklu Devleti’nin kurulmasından sonra Horasan’a gelen yurtsuz Oğuz Türkleri, Tuğrul Bey tarafından; kitleler halinde Anadolu’ya doğru yönlendirilmiştir. Bunun sebebi;
1.Türkmenlerin yerleşik Müslümanların yaşadığı bölgelere göç ederek çevreye zarar vermeleri.
2.Abbasi halifesinin kontrol edilemeyen göçebe Türkmenlerden şikâyetçi olması.
MALAZGİRT MEYDAN MUHAREBESİ (26 AĞUSTOS 1071)
Savaşın Sebepleri:
1- Selçuklu Sultanı Alparslan hem Anadolu’yu ele geçirmek hem de Anadolu üzerinden Mısır’a inerek İslam dünyası üzerinde tehlike oluşturan Fatımileri ortadan kaldırmak istiyordu.
2- Bizans İmparatoru Romen Diyojen Türklerin Anadolu’yu istedikleri gibi kullanmalarından rahatsız oluyordu. Bu yüzden Anadolu’yu Türk tehlikesinden kurtarmak ve mümkünse Büyük Selçuklu Devletini yıkmak istiyordu.
Savaşın Sonucu:
Savaşı Türkler kazandı. (26 Ağustos 1071) Savaş sonunda Bizans İmparatoru ile Doğu Anadolu’nun Türklere ait olduğunu gösteren bir anlaşma imzalandı. Ancak İmparator tahtına oturamadan rakipleri tarafından öldürüldü. Böylece anlaşma yürürlüğe giremedi.
Malazgirt Zaferinin Türk ve Dünya Tarihi açısından Önemi:
1- Değerli bir ülkenin Anadolu’nun kapıları Türklere açıldı.
2- Türkler artık Anadolu’ya savaş için değil yerleşmek için gelmeye başladılar.
3- Türk ve İslam dünyası bu zaferle Bizans tehlikesinden kurtulmuş oldu.
4- Türklerin Anadolu’ya gelişinden rahatsız olan Avrupalılar Haçlı Seferleri düzenlemeye başladılar.
5- Anadolu’ya köklü olarak yerleşen Türkler tarihin en büyük iki devletinden birisi olan Osmanlı Devletini kurdular. 1.Roma İmp. 2. Osmanlı Devleti
6- Büyük bir darbe alan Bizans bir daha toparlanamadı ve devamlı gerilemeye başladı.
B) TÜRKİYE’DE KURULAN İLK BEYLİKLER
1. Danişmentliler (1080 • 1178)
Malazgirt Zaferini takiben, Anadolu’da fetihlere girişen beyler, Anadolu’nun muhtelif şehirlerini zaptederek, buralarda kendi adlarıyla anılan beylikler kurmuşlardı. Danişmend Ahmed Gâzi de, zaferden sonra Bizanslılardan Sivas’ı aldı ve Danişmendli Hanedânını kurdu (1071).
Sivas’ı bir üs olarak kullanan Danişmend Gâzi; Amasya, Tokat, Niksar, Kayseri, Zamantı, Develi ve Çorum’u fethederek, beyliğine kattı. Danişmend Ahmed Gâzi, daha çok Haçlılar ve Rumlara karşı yaptığı mücadeleleriyle meşhur oldu.
Sivas ve Niksar’da medreseler kurdular. Yaptıkları medreseler, tarihe ilk kubbeli medreseler olarak geçti. Toprakları İkinci Kılıç Arslan 1175 senesinde tarafından Selçuklu topraklarına katılan Danişmendliler beyliği sona erdi.
2.Saltuklular (1072 -1202)
Malazgirt Zaferi’nden sonra Anadolu’da ilk kurulan Türk beyliği budur. Başşehri Erzurum olan beyliğin kurucusu, Malazgirt Zaferinin kazanılmasında önemli rol oynayan Emir Saltuk’tur.
Haçlılara ve Gürcülere karşı bölgenin hâkimiyeti için önemli mücadeleler yaptı.
Beyliğe 1202 yılında Anadolu Selçuklu Sultanı Rüknettin Süleyman Şah topraklarını alarak son verdi.
3. Mengücekliler (1080 -1228)
1071 Malazgirt Zaferi’nden sonra, Anadolu’nun zaptı için vazifelendirilen beylerden biri de Mengücek Gâzi idi. Süratle harekete geçen Mengücek Gâzi, Erzincan, Kemah, Divriği ve Şarkî Karahisar’ı hâkimiyeti altına alarak, kendi adıyla anılan beyliğini kurdu. Ömrü Gürcüler, Rumlar ve Abhazlara karşı savaşla geçen Mengücek Gâzinin, 1118’de şehit düştüğü rivayet olunmaktadır.
Mengücek Gâzinin yerine, oğlu İshak geçti. Babasının genişleme siyasetini takip eden İshak Bey, 1120’de Artukoğlu Emir Belek’e esir düştü.
Bu olaydan sonra Mengücekler ikiye ayrıldı. İshak Beyin oğullarından Davud Şah, Erzincan, Kemah; Süleyman Şah da Divriği kolunun ilk beyleri oldular. Anadolu Selçuklu Devleti’ne tâbi olan Mengücek Devletinin Erzincan – Kemah koluna, 1228’de son verildi. Siyasî tarihi, bütünüyle bilinmeyen Divriği kolu, Moğol hükümdarı Abaka’nın, 1277’de şehri tahrip etmesiyle sona erdi.
4.Artuklular(1102-1409)
Hanedanın atası ve isim babası olan ve Oğuzların Döğer boyuna mensup bulunan Eksük oğlu Artuk, Büyük Selçuklu Sultanı Alparslan’ın kumandanlarındandı. Anadolu’nun fethine katılıp, Yeşilırmak Vadisine kadar ilerledi. Anadolu’nun Türkleşip, İslamlaşmasına hizmet etti.
Üç kol halinde Hısnkeyfa (Hasankeyf) ve Diyarbekir, Mardin ve Meyyafarikin (Silvan) ve Harput’ta hüküm süren bir Türkmen hanedanıdır.
5. Çaka Beyliği (1081 -1093)
Anadolu’nun fethi sırasında, Malatya dolaylarında faaliyet gösteren ve Oğuzların Çavuldur boyundan olduğu sanılan Çaka Bey, İstanbul’da uzunca bir müddet esir kaldıktan sonra 1081’e doğru, İzmir’e gelerek bir beylik kurmuştur.
Bizans İmparatorluğunun zayıf noktalarını iyi bilen Çaka Bey, Foça’yı ve civarını aldıktan sonra 40 parça gemiden kurulu kuvvetli bir donanma yaptırarak Ege Denizi’nde Sakız, Midilli, Sisam, Rodos adalarını zapt etti ve Çanakkale’ye doğru ilerledi. Üzerine gönderilen Bizans donanmalarını, birkaç kere mağlûp etti. İstanbul’u ele geçirip İmparator olmak istiyordu.
Kara kuvveti kâfi gelmediği için, Balkanlar üzerinden Trakya’ya doğru ilerleyen Peçenek Türkleri ile işbirliği yaptı. Onlar, karadan İstanbul’u baskı altına alırken, Çakan Bey de denizden hücuma geçecek ve Bizans başkenti düşürülecekti. Fakat, plân başarıya ulaşamadı. Çünkü, İmparator Aleksios Komnenos, Tuna boyundaki Kuman Türkleri’ni, Peçenekler üzerine saldırtmış ve Peçenekler ağır mağlûbiyete uğramışlardı.
İzmir Beyi Çaka da, Selçuklu Sultanı I. Kılıç Arslan tarafından ortadan kaldırıldı (1097).
Çaka Bey, İlk Türk Donanmasını kuran ve İlk Türk denizcisi olarak bilinir.
C) İLK TÜRK BEYLİKLERİNİN ANADOLU’NUN TÜRKLEŞMESİNDEKİ ROLLERİ
1-Anadolu’nun fethedilmesinde büyük rol oynamışlardır.
2-Anadolu’nun Türkleşmesini ve İslamlaşmasını hızlandırmışlardır.
3-Bulundukları bölgeleri Bizans, Haçlı, Gürcü, Ermeni ve Rum saldırılarına karşı korumuşlardır.
4-Anadolu’daki küçük yerleşim yerlerini zamanla büyük şehirler haline getirmişlerdir.
5-Anadolu’da yer adlarını Türkçeleştirmeye başlamışlardır. Avrupa bu tarihten itibaren Anadolu’ya Türkiye demeye başlamıştır.
Türkiye Selçuklu Devleti Bütün Beylikleri Birleştirerek Güçlü Bir Devlet Kurdu.
TÜRKİYE (ANADOLU) SELÇUKLU DEVLETİ (1077 – 1308)
Devletin kuruluş dönemi:
Oğuz Türklerinin Üçok kolunun Kınık boyuna mensup Selçuklu hükümdar ailesinden Süleyman Şah tarafından, Anadolu’da kurulmuştur. Malazgirt Zaferi’yle, Anadolu kapılarını Türklere açan Sultan Muhammed Alparslan, bu savaşa katılan kumandan ve Türkmen reislerine, Anadolu’yu Türkleştirme ve İslamlaştırma görevini verdi. Bunlardan, Kutalmışoğlu Süleyman Şah, Selçuk Bey’in oğlu Arslan Yabgu’nun torunu olup, Anadolu’daki fetih harekâtından sonra Antakya’dan Anadolu’ya girdi. 1074 yılında Konya ve havalisini mahallî Rum despotlarından alarak, fetihlere devamla İznik önlerine geldi. 1075 senesinde İznik’i fethederek, emrindeki kuvvetlerin merkezi yaptı. Böylece Türkiye Selçuklu Devletinin temeli atılmış oldu. 1077’de Melikşah’ın fermanı ve Abbasi halifesinin Menşur’u (şeref belgesi) ile devlet resmen kurulmuş oldu.
Bölgeye gelen Türkmenleri emrinde birleştiren Kutalmışoğlu Süleyman Şah, Anadolu’da birlik ve hâkimiyetini güçlendirmek, Fırat boylarında ve Kilikya taraflarında toplanmaya çalışan Ermeni gruplarına engel olmak için harekete geçti. 1082 yılında Çukurova’ya giden Süleyman Şah, Adana, Tarsus ve Misis dâhil tüm bölgeyi zapt etti. 1084’te Hıristiyanlardan Antakya’yı aldı.
1086’da Suriye Selçuklu meliki Tutuş’la yaptığı savaşta yenildi ve savaş meydanında vefat etti. Oğulları, Selçuklu Sultanı Melikşah’ın yanına gönderildi. Devlet bir süre Süleyman Şah’ın İznik’te vekil bıraktığı Ebü’l-Kasım tarafından yönetildi.
Selçuklu Sultanı Melikşah’ın 1092’de vefatından sonra, İran’dan kaçarak gelen Kılıç Arslan, İznik’te merasimle karşılanıp, Türkiye Selçuklu tahtına çıkarıldı.
I.Kılıç Arslan Dönemi:
I. Kılıç Arslan, tahta çıkar çıkmaz, devleti yeniden teşkilatlandırdı. İznik’i mamur bir duruma getirdi. İçte otoriteyi sağladıktan sonra, hemen gaza ve akınlara başladı. Marmara sahillerine yerleşmeye çalışan Bizanslıları bu bölgeden çıkardı. Batıyı emniyete aldıktan sonra doğuya yöneldi ve 1096 yılında Malatya’yı kuşattı.
Fakat bu sırada Haçlıların Batı Anadolu’ya girmesi üzerine, I. Kılıç Arslan, kuşatmayı kaldırıp hızla geri döndü.
Avrupa’daki meşhur imparator, kral, prens, derebeyi ve şövalyelerin büyük bir taassupla katıldıkları Haçlı Seferlerinin ilki 1096-1099 yılları arasında yapıldı. I. Kılıç Arslan, Haçlıları, vur-kaç taktiğiyle imha etti. Ancak, İznik elden çıktığı için, Konya’yı payitaht (başkent) yaptı. Bizans imparatoruyla antlaşma imzaladıktan sonra, doğu fetihlerine başladı.
1103 senesinde Malatya’yı ele geçirdi. Daha sonra Musul’u da topraklarına kattı. Bu yüzden Emir Çavlı, Artukoğlu İlgazi ve Suriye meliki Rıdvan’ın kuvvetleriyle Habur Nehri kenarında yaptığı muharebede yenilerek, nehre düşüp boğuldu. Kılıç Arslan’ın büyük oğlu, Musul valisi Şehinşah, Emir Çavlı tarafından esir alınarak İsfahan’a götürüldü.
Şehin Şah Dönemi:
I. Kılıç Arslan’ın ölümü ve oğlunun esir düşmesi, Türkiye Selçuklularını çok sarstı. Düşmanları bunu fırsat bilerek, ülke topraklarına saldırdı. Bizanslılar, Batı Anadolu sahillerini işgale başladılar. Bu durum karşısında Türkler, İç Anadolu’ya doğru çekilmek zorunda kaldılar. 1110 yılında esaretten kurtulan Şehinşah, Konya’ya gelerek tahta geçti. Şehinşah’ın ve Kayseri emîri Hasan Beyin büyük gayretlerine rağmen, Bizanslıların zulmünden kaçan Batı Anadolu’daki Türklerin, Orta Anadolu yaylalarına çekilmesi durdurulamadı.
Sultan I.Mesut Dönemi:
1116 yılında Danişmendliler, Sultan Şehinşah’ı tahttan indirip, Şehzade Mesud’u sultan ilan ettiler. Sultan Mesud, Danişmendli tahakkümünden kurtulmaya, Bizanslıları Anadolu’dan atmaya ve birliği sağlamaya çalıştı. 1182 yılında, Batı seferine çıktı. Sonra doğuya seferler düzenledi. Bizanslılar, Türklerin Batı Anadolu’da ilerlemelerini durdurmak için, İmparator Manuel komutasında bir orduyla Konya üzerine yürüdüler. Bizans ordusunu, pusu ve taarruzlarla 1145 senesinde ağır bir yenilgiye uğrattı.
Bu sırada İkinci Haçlı Seferiyle Anadolu’ya giren Avrupalılar da, Türk kılıçları önünde duramadı. Selçuklu ordusu, Haçlılar karşısında büyük başarılar elde etti. Bu zaferler, istikrar ve yükselme devrini tekrar başlattı. Halka adaletle muamele etmesi sebebiyle, Hıristiyanların birçoğu, Bizans yerine Türk idaresine bağlandı. Birçok eser inşa ettiren Sultan Mesud, kırk yıl saltanatta kaldıktan sonra, 1115 senesinde vefat etti.
I.Mesut Döneminde Batı kaynaklarında ilk defa Anadolu için Türkiye adı kullanılmaya başlanmıştır.
Devletin Yükselme Dönemi:
II.Kılıç Arslan Dönemi:
I.Mesut’un vefatından sonra yerine oğlu II. Kılıç Arslan tahta çıktı. O da babasının yolunda giderek, büyük hamleler yaptı. Anadolu’nun siyasî birliğini kurmaya, ekonomik ve kültürel yükselişini sağlamaya çalıştı. Doğu seferine çıkarak, devletin hudutlarını Fırat nehrine kadar genişletti. Bizanslılar ve yardımcı kuvvetlere karşı, 1176 Miryokefalon (Düzbel/Karamukbeli) Meydan Savaşı’nı kazanarak, Anadolu’yu yurt edinen Türklerin bölgeden atılamayacağını ispatladı.
Miryokefalon Savaşı – 1176
Anadolu Selçuklu Devleti X Bizans
Türklerin Batı Anadolu’da ki faaliyetlerini durdurmak isteyen Bizans büyük bir ordu kurarak II.Kılıç Arslan’ın üzerine yürüdü. Savaşı II.Kılıç Arslan büyük bir üstünlükle kazandı.
Miryokefalon Savaşı’nın Sonuçları:
1-Bizans’ın, Malazgirt Savaşı’ndan beri devam eden Anadolu’yu Türkler’den geri alma ümitleri tamamen ortadan kalkmıştır.
2-Anadolu kesin olarak Türk yurdu haline gelirken, Hıristiyan dünyası da bu durumu kabullenmiştir.
3-Anadolu’da Haçlı seferleriyle Bizans’a geçen üstünlük tekrar Türkiye Selçukluları’na geçmiştir.
4-Bizans savunmaya çekilirken, Türkler taarruza geçmişlerdir.
II. Kılıç Arslan son dönemlerinde yaşlandığını ve yorulduğunu ileri sürerek ülkeyi Türk hâkimiyet anlayışına göre on bir oğlu arasında paylaştırmıştır. Bu durum oğulları arasında taht kavgalarının başlamasına neden olurken, aynı tarihlerde III. Haçlı Seferi başlamıştır. İç mücadelelerin yaşandığı bu dönemde haçlılara karşı yeterince etkili mücadele yapılamamıştır.
I. Gıyaseddin Keyhüsrev Devri (1192-1196/1204-1211) ve II. Rükneddin Süleyman Şah (1196 – 1204) dönemleri birbirleri ile mücadele halinde geçti.
I. İzzeddin Keykavus Devri (1211 -1220):
Bu dönemde Sinop şehri fethedilmiştir. Böylece; Türkiye Selçukluları, Karadeniz’e ulaşırken, şehir ithalat ve ihracat limanı haline getirilmiştir. Etrafı surlarla çevrilerek güvenliği sağlandığı gibi başta tüccarlar olmak üzere birçok Türk de şehre yerleştirilmiştir.
Daha çok iktisadî meselelere, ülkenin imarına ve kültür faaliyetlerine önem verdi. Kervansaray, cami ve medreseler inşa ettirdi. Verem hastalığına yakalanan İzzeddin Keykavus, 1220 yılında Viranşehir’de vefat etti. Sivas’ta yaptırdığı darüşşifanın yanındaki türbesine defnedildi. Yerine kardeşi Alâeddin Keykubad geçti.
Alâeddin Keykubat Devri: (1220-1237):
Sultan Alâeddin Keykubad zamanı, Türkiye Selçuklularının en kudretli, en müreffeh ve en parlak devri olarak geçti. Anadolu’nun emniyeti için başta Konya, Kayseri ve Sivas olmak üzere, şehirleri surlarla tahkim ettirdi. Moğol tehlikesine karşı hudutlarda tedbir aldı.
Bu işleri sırasında fetihlere de devam etti. Askerî ve ticarî önemi büyük olan Kolonoras (Alanya) kalesini muhasara altına aldı. 1221 senesinde kaleyi fethetti. Buraya, sultanın ismine nispetle Alâiye denildi. Moğol tehlikesine karşı tahkim ve askerî tedbirler yanında diplomatik yola da başvuruldu. Moğol Ögedey Kağan’a elçi gönderip barış yaptı. Alâeddin Keykubad, saltanatı zamanında Türkiye Selçuklu Devletini, Moğol istilâ ve zulmünden korudu.
Ancak Yassıçimen Savaşı (1230) ile Harzemşahlar’ı ortadan kaldırması Anadolu Selçuklularını Moğollarla karşı karşıya bıraktı.
Yassıçimen Savaşı (1230)
Türkiye Selçuklu X Harzemşahlar
Moğollardan kaçarak Doğu Anadolu’ya kadar gelen Harzemşahlarla Türkiye Selçukluları sınır anlaşmazlıkları yüzünden karşı karşıya geldiler.
Savaşı Türkiye Selçukluları kazandı ve Harzemşahlar yıkılma dönemine girdi. Moğollar ile Türkiye Selçukluları arasında bir ara devlet durumunda olan Harzemşahlar’ın yıkılmasıyla Moğollarla Türkiye Selçukluları komşu olmuştur.
Alâeddin Keykubad, 1 Haziran 1237 tarihinde Kayseri’de vefat etti. Yerine İzzeddin Kılıç Arslan’ı veliaht tayin etmesine rağmen, büyük oğlu Gıyaseddin Keyhüsrev tahta geçti.
Anadolu Selçuklu devleti’nin Dağılma Dönemi:
II.Gıyasettin Keyhüsrev Devri: 1237 – 1246
Bu dönem Anadolu Selçukluların yıkılma dönemidir. Anadolu’da çıkan Baba İshak İsyanına kadar Moğollar Anadolu’ya girmeye cesaret edememişlerdi. Ancak Baba İshak Ayaklanmasının gereğinden fazla sürmesi ve Keyhüsrevin isyanı sona erdirememesi İlhanlı-Moğol Devleti’nin Anadolu üzerine yürümesine sebep oldu.
Kösedağ Savaşı (1243)
Yassı Çemen Savaşımdan sonra Türkiye Selçukluları’yla mücadeleye girişmekten çekinen Moğollar, Baba İshak İsyanı’nda Türkiye Selçuklularının eski gücünde olmadığını anlamış ve Anadolu’ya Baycu-Noyan komutasında bir ordu göndermişlerdir.
Yanlış taktiklerle ve korkarak yapılan savaş sonucunda İlhanlılar Anadolu Selçuklu ordusunu yendi.
Sonuçları:
1-Moğollar (ilhanlılar) Anadolu’yu istila ederek hâkimiyetleri altına almışlardır.
2-Türkiye Selçukluları Moğollar’a bağlanmış ve ağır bir vergi ödemeye başlamışlardır.
3-Ticaret yolları tahrip olurken, Anadolu ekonomik ve ticari açıdan büyük zarar görmüştür.
4-Türkiye Selçukluları eski siyasal gücünü kaybetmiştir. Merkezi otoritenin de zayıflaması sonucu Anadolu’nun değişik bölgelerinde beylikler kurulmuştur.
5-Türkiye Selçukluları’na bağlı olan Çukurova Ermenileri ve Trabzon Rum imparatorluğu Moğollar’a bağlı hale gelmiştir.
6-Moğollar yarım yüzyıl Anadolu’yu sömürmüşlerdir.
7-Selçuklu sultanları ve devlet adamları Moğollar tarafından atanmaya başlanmıştır.
8-Türkiye Selçukluları Devleti parçalanma ve yıkılma sürecine girmiştir.
Anadolu Selçuklu Devleti toprakları üzerinde Moğollar, Haçlı istila hareketi neticesi gibi korkunç katliam, yıkım ve dehşet saçıcı hadiselerle bölgeyi işgal ettiler. Moğol istilasıyla, Anadolu Selçuklu Devleti, 14. yüzyılın başında yıkıldı. Anadolu, Moğol kontrolüne girdiyse de, 14. yüzyıldan sonra bölgede Osmanlı hâkimiyeti başlayıp, Haçlıların ve Moğolların açtığı yaraları kapamaya çalıştı.
Türkiye Selçukluları’nın Yıkılmasında Etkili Olan Nedenler
1-Baba İshak (Babaîler) İsyanı’nın iç karışıklıklara sebep olması,
2-Kösedağ Savaşı’nın kaybedilmesi ile Anadolu’nun Moğol hâkimiyetine girmesi,
4-Merkezi otoritenin bozulması sonucunda Anadolu’da bağımsız beyliklerin kurulması.
Anadolu Selçuklu Devleti’nin Türk Tarihindeki Rolü ve Önemi
1-Malazgirt Savaşından sonra Anadolu’ya gelen dağınık Türk boyları birleştirerek Anadolu Türk birliğini kurdular.
2-Türk geleneklerini İslami değerlerle birleştirerek Anadolu’nun Türk yurdu olmasını sağladılar
3-Bizans ve Haçlılara karşı yaptıkları mücadeleler ile hem Anadolu’nun Türk yurdu olarak kalmasını sağladılar, hem de Haçlıların İslam dünyasına zarar vermesini önlediler.
4-Bizans ve haçlıların zarar verdiği şehirleri yeniden inşa ederek Türk kültürünün gelişmesini ve yayılmasını sağladılar.
UÇLARDA HAYAT VE ANADOLU’DA İKİNCİ BEYLİKLER DÖNEMİ
Türk devletlerinde sınırlara ve sınır boylarındaki vilayetler ile sancaklara “Uç” (Vilayet-i Uç) denilmekteydi.
Anadolu’daki ilk uç teşkilatı XI. yüzyılda Bizans sınırında Danişmentliler tarafından kuruldu
Türkiye Selçukluları da sınırlara uç teşkilatı kurmuşlardır. Bu dönemde Anadolu’da üç yönde uç bölgeleri oluşturulmuştur.
1-Güney Uç Bölgesi- Alanya Antalya ve Ermenek’te Çukurova Ermenileri ve Kıbrıs’a karşı kuruldu.
2-Kuzey Uç Bölgesi- Samsun, Bafra ve Sinop’ta Trabzon Rum İmp. Karşı kuruldu.
3-Batı Uç Bölgesi- Afyon, Kütahya ve Denizli’de Bizans’a karşı kuruldu.
Moğollardan kaçan Türkmenler Anadolu’nun uç noktalarına yerleştirildiler. Beylikler Bizans ve Moğollarla savaştılar. Moğol baskısı azalınca da bağımsızlıklarını ilan ettiler.
Beylikler siyasal gücün parçalanmasına neden olmalarının yanında, Anadolu’nun uç noktalarının Türkleşmesi ve Selçuklu kültür ve uygarlığın yayılmasında önemli rol oynadılar.
Osmanoğulları (1299 — 1922)
Moğolların baskısından dolayı Orta Asya’dan Anadolu’ya gelen Kayılar, Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alâeddin Keykubat tarafından Ankara’nın batısına Karacadağ bölgesine yerleştirilmiştir. Söğüt ve Domaniç taraflarını ele geçiren Kayılar, 13. yüzyılın sonlarında Osmanlı Devleti’ni kurdular (1299). Bu konu gelecek bölümlerimizde genişçe ele alınacaktır. Hazır olun.
Karamanoğulları (1256 — 1487)
Oğuzların Avşar koluna bağlı olan Karamanoğulları Konya ve Karaman çevresinde beylik kurmuşlardır. Anadolu’da kurulan beyliklerin en güçlüsü olan Karamanoğulları, Anadolu Selçuklu Devleti’nin başkenti Konya’ya hâkim olduklarından dolayı kendilerini Anadolu Selçuklu Devleti’nin varisi olarak görmüşlerdir.
Bu nedenle Karamanoğulları Osmanlı Devleti’nin Anadolu’da Türk siyasi birliğini sağlama çalışmalarında uzun süre engel oluşturmuştur. Osmanlılar ile uzun mücadelelere girmişlerdir.
Karamanoğulları Anadolu’da, Türkçeyi resmi dil ilan ettiler (1277). Karamanoğullarının bu davranışı Türk diline ve kültürüne sahip çıktıklarını, yabancı kültürlerin etkisine karşı olduklarını göstermektedir.
Germiyanoğulları (1299 — 1429)
Germiyanoğulları Beyliği Kütahya ve çevresinde faaliyet göstermiş önemli beyliklerden birisidir. Bu beyliğin topraklarının bir kısmı çeyiz yoluyla (Yıldırım Bayezid’e) bir kısmı da miras yoluyla Osmanlı Devleti’ne katılmıştır.
Karesioğulları (1304 — 1360)
Balıkesir ve çevresinde faaliyet gösteren Karesioğulları Beyliği, Kuzeybatı Anadolu sahillerini ele geçirmiş ve denizcilik alanında ilerlemiştir.
Karesioğulları, Osmanlı Devleti’ne katılan ilk beyliktir. Bu olay Anadolu’da siyasal birliği kurma çalışmalarının ilk adımı olmuştur. Karesioğullarının donanması Osmanlı Devleti’nin eline geçmiş, böylece Osmanlı’da denizcilik faaliyetleri başlamış ve Türklerin Rumeli’ye geçişini kolaylaştırmıştır.
Hamitoğulları (1300 — 1423)
Hamitoğulları Beyliği, Isparta, Eğirdir ve Yalvaç çevresinde faaliyet göstermiştir. Hamitoğulları, topraklarının bir bölümünü para karşılığında Osmanlı Devleti’ne satmışlardır.
Aydınoğulları (1358 — 1426)
Aydın ve İzmir çevresinde faaliyet gösteren bir beyliktir. Denizcilik alanında en ileri Anadolu beyliği olarak gösterilebilecek olan Aydınoğulları, Ege Denizi’nde Haçlılarla mücadele etmişlerdir.
Menteşeoğulları (1261 — 1424)
Menteşe Bey tarafından Muğla ve çevresinde kurulan beylik, donanması ile Akdeniz’de fetihler yapmış ve Venediklilerle mücadele etmiştir.
Candaroğulları (1292 — 1461)
Beylik Kastamonu ve Sinop çevresinde faaliyet göstermiştir. Candaroğulları Beyliği denizcilik faaliyetleriyle ilgilenmiştir.
Kadı Burhaneddin Devleti (1381 — 1398)
Eratna Devleti’nin veziri ve Kayseri kadılığını yapan Kadı Burhaneddin, iç karışıklıklardan yararlanarak bağımsızlığını ilan etmiştir (1381). Kadı Burhaneddin, Orta Anadolu’da Sivas merkezli güçlü bir devlet kurdu. Akkoyunlularla yaptığı savaşta ölen Kadı Burhaneddin’den sonra, toprakları Osmanlı Devleti’ne katılmıştır.
Saruhanoğulları (1313 – 1410)
Saruhan Bey, Manisa’yı alarak burada beyliğini kurdu. Denizcilik faaliyetlerinde bulunan Saruhanoğulları, Aydınoğullarıyla işbirliği yaparak Ege adalarına ve Balkanlara seferler düzenlediler. Yıldırım Bayezid tarafından Osmanlı hâkimiyetine alınan beylik, Ankara Savaşı’ndan sonra yeniden kuruldu. Çelebi Mehmet Saruhanoğullarını Osmanlı topraklarına kattı (1410).
Dulkadiroğulları (1327 — 1515)
Elbistan ve Maraş çevresinde faaliyet gösteren Dulkadiroğulları Osmanlı Devleti’yle Memlükler arasında anlaşmazlıklara neden olmuştur.
Osmanlı — Akkoyunlu ve Osmanlı — Memlük çatışmalarından yararlanarak varlıklarını uzun süre devam ettiren Dulkadiroğulları, 1515 yılında Turnadağ Savaşı ile Osmanlılar (Yavuz)tarafından yıkılmıştır. Dulkadiroğullarının yıkılmasından sonra Osmanlı Devleti. Anadolu’da Türk siyasal birliğini kesin olarak kurmuştur.
Ramazanoğulları (1315 — 1608)
Adana ve çevresinde kurulan Ramazanoğulları Beyliği, Karamanoğulları ve Dulkadiroğulları beylikleriyle savaşmış, uzun yıllar Memluk hâkimiyeti altında kalmıştır. Yavuz Sultan Selim’in Mısır Seferi sırasında Osmanlı Devleti’ne bağlanmıştır (1516). Ramazanoğulları toprakları 1608’de Osmanlı topraklarına katılmıştır.
Anadolu Beyliklerinin Genel Özellikleri
1-Batı Anadolu’nun Türkleşmesini sağlamışlardır.
2-Moğol tehlikesine karşı Anadolu’da Türk varlığını sürdürmeyi başarmışlardır.
3-Anadolu’da Türk birliğini sağlamak için birbirleriyle mücadele etmişlerdir.
4-Göçebe Türkmenlere yurt bulabilmek için fetih faaliyetlerinde bulunmuşlardır.
5-Anadolu’yu sosyal, dinsel, askeri ve kültürel eserlerle donatarak bayındır hale getirmişlerdir.
6-Türk kültürünün Anadolu’ya tamamen hâkim olmasını sağlamışlardır.
KÜLTÜR VE MEDENİYET
Devlet Yönetimi
Türkiye Selçuklularında devlet teşkilatı, Büyük Selçuklular örnek alınarak düzenlenmiştir. Devletin başında Selçuklu ailesinden gelen bir “sultan” bulunuyordu. Sultanlar 1092 yılına kadar Büyük Selçuklu Devleti’ne bağlı kalmış, Melikşah’ın ölümünden sonra bağımsız hareket etmişlerdir. Türk devlet geleneğine göre, Anadolu Selçuklularında ülke, ailenin ortak malı kabul edilmiş ve şehzadeler arasında paylaştırılarak yönetilmiştir.
Türk devletlerindeki bu uygulama; sık sık taht kavgalarının çıkmasına, fetihlerin durmasına, Türk devletlerinin zayıflamasına, parçalanmasına ve kısa sürede yıkılmasına neden olmuştur. Türkiye Selçukluları, Anadolu’nun coğrafi konumundan dolayı, merkeziyetçi bir idare kurma konusunda başarılı olmuşlardır.
Türkiye Selçuklu sultanları, çocuklarını (Melik) vilayetlere yönetici olarak gönderirlerdi. Meliklerin yanlarına atabey adı verilen kişiler gönderilirdi. Atabeyler meliklerin yetişmesine, yönetim ve askerlik alanında tecrübe kazanmasına ve vilayetlerde işlerin yürütülmesine yardım ederlerdi. Zaten biliyorsunuz. Sordum yine soracağım.
Türkiye Selçuklularında devlet işleri, Divan’da görüşülürdü. Divan’a sultan veya vezir başkanlık yapardı.
Diğer Türk İslam devletlerinde olduğu gibi Türkiye Selçuklularında da Büyük Divan’a (Divan-ı saltanat) bağlı alt divanlar vardı.
Niyabet-i Saltanat Divanı: hükümdar başkentte bulunmadığında devlet işlerini yürütür ve hükümdara vekâlet eder.
Divan-ı İstifa: mali işleri yürütür,
Divan-ı Arz: ordunun ihtiyaçlarını karşılar,
Divan-ı Tuğra: iç ve dış yazışmaları yürütür,
Divan-ı İşraf: mali işleri denetler, Pervaneci devlete ait toprakların dirliklere ayrılmasını sağlardı.
Ordu
Türkiye Selçukluları ve beyliklerin askeri teşkilatı, Büyük Selçuklu askeri teşkilatına benzemektedir. Türkiye Selçuklularında ikta ve hassa sistemi, askeri teşkilatının temelini oluşturuyordu. Türkiye Selçukluları, gulam sistemini güçlendirerek Türkmen beylerinin etkisini kırmak için uğraştılarsa da başarılı olamadılar.
Türkiye Selçuklu Devleti’nin ordu bölümleri
1-Hassa birlikleri: Gulam askerleri
2-İkta askerleri: Tımarlı sipahiler
3-Uçlarda Türkmenlerden oluşan kuvvetler
4-Bağlı beylik ve devletlerden alınan askerler
5-Gerektiğinde komşu milletlerden ücretli olarak alınan askerler şeklinde bölümlere ayrılmıştır.
Türkiye Selçukluları, donanmaya önem verdiler. Sinop, Alaiye, Antalya ve Samsun gibi merkezlerde tersaneler kurdular. Ordu komutanına Emir’ül Ümera, donanma komutanına ise Reisü’l Bahr veya Melikü’s Sevahil denirdi.
Toprak Yönetimi
Selçuklularda toprak yönetimi askeri ve idari kurumların en önemlilerindendi. Anadolu Selçuklularında toprağın büyük bölümünün mülkiyeti devlete aitti. Anadolu Selçuklularında devlete ait topraklar dört bölüme ayrılmıştır:
Has araziler; mülkiyeti ve vergi gelirleri hükümdara ait olan topraklardır.
Mülk araziler; başarılı hizmetleri görülen devlet adamlarına verilen topraklardır. Bk. Daha önceki konuda çizdiğimiz tablo.
İkta arazileri; ordu mensuplarına ve memurlara devlete hizmetleri nedeniyle maaş karşılığında verilen topraklardır.
Kanunlara aykırı davrananlardan, toprağı sebepsiz olarak üç yı1 boş bırakanlardan ve görevden azledilen kişilerden ikta toprakları geri alınırdı.
Türkiye Selçukluları ikta sistemini uygulayarak, konar – göçer Türkmenleri yerleşik hayata geçirmiş, devletin gelirlerini ve üretimi artırmış, vergi gelirleriyle güçlü bir ordu kurmayı başarmıştır.
Vakıf araziler; mirî ve mülk arazilerinden, eğitim – öğretim, sağlık, konaklama gibi sosyal hizmetlerin görülmesi ve muhtaçlara yardım edilmesi gibi amaçlarla ayrılan topraklara denir.
Anadolu’da son derece iyi işleyen toprak sistemi, Moğolların Anadolu’yu istila etmesiyle bozulmuştur.
Hukuk Sistemi
Türkiye Selçukluları hukuk alanında kendilerinden önceki Türk İslam devletlerinin etkisi altında kalmışlardır. Selçuklu kanunlarının yapılmasında hem dinsel hukuk (şer’i hukuk), hem de örfi hukuk (töreler) etkili olmuştur. Türkiye Selçuklularından şer’i davalara Kadılar, askeri davalara Kadı’l-askerler (kazasker, kadıleşker) bakardı.
Adalet işlerine önem veren Selçuklularda sivil ve askeri davalar birbirinden ayrılmıştır. Mahkemelerde, kadılar suçluları yargılar ve cezalar uygulanırdı. Ancak, kadı yanlış karar verir ve suçlu karara itiraz ederse, kararlar diğer kadılar tarafından yeniden incelenir ve gereken yapılırdı. Emir-i dâd bk. Kitap s. 246.
Sosyal Hayat
Bizans – Abbasi, Selçuklu – Bizans savaşları ve Haçlı Seferleri Anadolu’nun sosyal ve ekonomik hayatını olumsuz yönde etkiledi. Bunun sonucunda yerli halkın büyük bölümü batıya ve sahillere göç etti. Türkiye Selçukluları Maveraünnehir ve Horasan’dan gelen Türklerin büyük bir kısmını boşalan bölgelere yerleştiler. Türkmenlerin bir kısmı da uç bölgelerine yerleştirildi.
Yerli halkın Bizans topraklarına göç etmesi üretimin düşmesine ve vergi gelirlerinin azalmasına yol açınca, Selçuklular kendi yönetimleri altındaki Hıristiyan halkı himaye ettiler. Hıristiyan ve Müslüman ayrımı yapmadan adaletli bir yönetim uyguladılar. Hıristiyanlara gösterilen dini hoşgörü Bizans yönetiminin baskısından bunalan Rum, Ermeni ve Süryanilerin Selçuklu topraklarına yerleşmelerine yol açtı. Bu durum üretimin artmasını sağlamıştır
Türkiye Selçukluları Döneminde Anadolu’da yaşayan halkın çoğunluğunu Türkler oluşturuyordu. Selçukluların XII. yüzyıldan itibaren sağladıkları huzur ortamı sayesinde Müslümanlar ile Hıristiyanlar, Türkler ile Rum, Ermeni ve Süryaniler barış içinde ve birlikte yaşadılar.
Bu içerik internet kaynaklarından yararlanılarak sitemize eklenmilmiştir
Teknoloji
Diğer Konular TÜRK TARİHİ – 2 (11.-14.YÜZYILLAR), ANADOLU'NUN FETHİ, MALAZGİRT MEYDAN MUHAREBESİ, (26 AĞUSTOS...