Tiyatronun Tanımı

Tiyatronun Tanımı
Bir edebiyat türü olarak tiyatro, oyuncular tarafından, seyircilerin önünde temsil edilmek amacıyla yazılmış, veya tasarlanmış eserlere verilen addır.
Tiyatro. Yunanca, görülen veya bakılan yer. sahne anlamına gelen tea kelimesinden türemiştir. Tiyatro yerine drama, dram veya dramatik tür kelimeleri de kullanılmaktadır. Yunanca drama kelimesi, hayattan alınma tiyatro vak’ası demektir.
Edebiyatımızda. Tanzimat’tan sonra görülen bu türden eserler için temaşa eseri, tiyatro veya sahne eseri, oyun, piyes gibi isimler de kullanılmıştır. Bugün tiyatro denilince, temsil verilen bina. temsili veren topluluk ve temsil edilen oyun aynı zamanda akla gelmektedir. Terimleri ayırmak için temsil edilen oyuna tiyatro eseri, sahne eseri veya oyun denilmekledir.
Tahkiyeli eserler grubunda değerlendirilebilecek tiyatronun tarihi çok eskidir. Tiyatro, insan yaşayışının sahnede canlandırma sanatıdır. Esası taklide dayanır. İnsanların konuşmaya başladıkları zamandan beri, hikâyeleri hareketlerle, taklit ve mimiklerle temsil ettikleri bilinmektedir.

Tiyatro eserini (seyirlik oyun) diğer türlerden ayıran en önemli özelliği, bir kalabalık önünde ve hareket hâlinde gösterilmesidir. Oyun (temsil), tiyatro eserinin temel şartıdır. Bir eserin değeri oynanmadan anlaşılmaz. Tiyatro takını hâlinde başarılan veya başarısızlığa uğrayan bir sanattır. Oyunun başarısında yazar kadar, oyuncuların, dekorun ve yöneticinin de rolü vardır. Oyun son biçimini seyirci önünde oynandığı zaman alır. Oyun yazarları, eserlerini yazarken, zamanı, mekânı, konuyu, konuşmaları önceden tasarlamak zorundadırlar.
Bir tiyatro eseri, yazar, eser ve oyun (temsil)dan meydana gelir. Yazar, çok defa imzası belli bir kişi, bazen bilinmeyen bir kimse veya bir topluluk olabilir. Eser ya yazılı bir metindir veya gelenekli seyirlik oyunlarımızda görüldüğü gibi. ana hatları belirlenmiş; fakat dile getirilmesi oyuncuların ustalığına bırakılmış sözlü bir metindir.
Tiyatro eserlerinde konu diyalog (karşılıklı konuşma) şeklinde yazılır. Konular gerçek hayattan alınabileceği gibi tarihten, efsaneden, hayal âleminden de alınabilir. Olay veya olaylar sahnede gösterilmeye uygun olmalıdır. Önemli olan harekettir (aksiyon). Olayların hareket yaratacak şekilde birbirlerine bağlanması gerekmektedir.
En önemli tiyatro konularını insan ve içinde yaşadığı toplumla ilgili olanlar teşkil eder.
Tiyatro sanatı, insanı ve insanın toplumla olan zıtlık, çelişki, çekişme ve çatışmalarını ele alır. Eğlendirme amacı ön plânda olan tiyatro, insanın kendisini ve toplumla olan mücadelesini bir sahne aracılığıyla yansıtırken, eğitmeyi de amaçlar. Tiyatronun eğiticiliği çeşitli dönemlerde farklı olmuştur. Bazen kurulu düzeni pekiştirme görevini üstlenmiş, genellikle de mevcut durumu eleştirerek doğru yolu göstermek, toplumu belli bir doğrultuda ileri götürmek gayesini gütmüştür.
Tiyatro eseri gerçeğe uygun olmalıdır. Tiyatroda her şey taklit yoluyla verilir. Benzerliklerle bu gerçeklik desteklenmelidir. Çevre (dekor) temsil edilen esere uygun olmalıdır. Dekorun bir süs aracı, göstermelik bir şey olmadığı, tiyatro gerçeğini yansıtmaya aracı olduğu unutulmamalıdır. Zaman, oyun kişisinin yaşadığı yıllara veya çağlara uygun dekor, kıyafet ve aksesuarla belirtilir.
Oyun kişileri kimliklerine uygun konuşma tarzlarıyla verilmelidir. Tiyatro, ana dilin en doğru. en güzel konuşulduğu yerdir. Oyuncular söyleyiş özelliklerine son derece dikkat etmelidir. Oyun kişileri bilgi ve ahlâk seviyelerine, mevkî ve hareketlerine uygun konuşturulmalı, sahnede dilin de temsil edildiği unutulmamalıdır.
Tiyatroda oyuncular ve bu oyuncular tarafından temsil edilen kişiler vardır. Tiyatro eserindeki kişilerin isim ve unvanları, isleri, birbirleriyle olan ilişkileri, yaşları şahıslar listesi hâlinde eserin başında verilir.
Eski Yunan Tiyatrosu Eski Yunan’da tiyatro, sarap tanrisi Dionysos’u kutsamak için düzenlenen senliklerle basladi.
Oyunlar yalnizca kutsal amaçlarla oynanir, tiyatro neredeyse tapinak kadar kutsal sayilirdi.
Dionysos senliklerinde erkekler korosu tanriyi öven ilahiler söylerdi.
IÖ 6. Yüzyilda Atinali sair Thespis korobasiyla karsilikli konusmaya girerek tarihteki ilk oyuncu olmustu.
Eski Yunan tiyatrosunun altin çagi Aiskhylos’un (IÖ 525-456) trajedileriyle basladi. Bunlarin çogu birer üçleme olusturur.
Üçlemedeki her oyun kendi basina bir bütün olmakla birlikte öbür iki oyunla ayni konuyu isler.
Ilk olarak Aiskhylos’un oyunlarinda oyuncular boyali maskelerden yararlandilar. Daha sonra yazilan oyunlarda ise maske oyunun bir parçasi oldu. Maskeyi yüzünün önünde tutan oyuncu baska bir karakteri canlandiracagi zaman maskesini degistirirdi.
Oyunlar çok büyük açik hava tiyatrolarinda oynandigi için bu maskeler herkesin görebilecegi kadar büyük yapilirdi.
Eski Yunan oyunlari, Sofokles’in (IÖ 496-406) trajedileriyle teknik yetkinlige ulasti.
Sofokles’in o zamandan bu yana pek ulasilamayan düzeyde bir denge ve güzellige sahip olan oyunlari siirsel bakimdan birer basyapit niteligindedir.
Sofokles oyunlarinda dekor kullanilan ilk tiyatro yazariydi.
Eski Yunan trajedisinin üçüncü büyük yazari ise Oripides’tir (IÖ 484-406).
Aiskhylos, Sofokles ve Opripides konularini Yunan mitolojisinden alan oyunlar yazdilar. Bu üç yazar, sonradan Aristo’nun Poetika adli yapitinda belirledigi kurallara uygun oyunlar yazdilar.
Bu kurallardan biri zaman, yer ve eylemde birlikti; yani, oyunlardaki olay örgüsünün ayni yerde ve bir günde geçen tek bir olay ya da birbirine bagli zincirleme olaylar dizisinden olusmasi kurali geçerliydi.
Eski Yunan komedisinin en taninmis yazari ise oyunlarinda dönemin siyaset adamlarinin ve düsünürlerinin yanlis tutumlarini alaya alan Aristofanes’tir (IÖ 448-380).
Eski Roma Tiyatrosu Eski Yunan uygarliginin çökmesiyle gerileyen tiyatro sanati Roma Imparatorlugu döneminde canlandirildi.
Yunan oyunlarina öykünülerek kaleme alinan bu oyunlar hiçbir zaman eski yetkinlik düzeyine ulasamadi.
Siradan Romalilar trajediden çok komedi yazarlarindan en taninanlari Plautus (IÖ yaklasik 254-184) ile Publius Terentius’tur (IÖ yaklasik 186-159).
Yunan komedisini Roma toplumuna uyarlanan bu yazarlar düzeyli oyunlar kaleme aldilar. Gene de, Roma komedileri giderek yozlasti ve kaba temsillere dönüstü. Romalilar trajedi sevmedigi için, Lucius Annaeus Seneca’nin (IÖ yaklasik 4-IS 65) yazdigi büyük trajediler yasadigi dönemde hiç sahnelenmedi.
Ama yapitlari daha sonra ki klasik trajedilere model olusturdu.
Dinsel Oyunlar Roma’da oynanan kaba saba oyunlardan dehsete kapilan kilise tüm Roma Imparatorlugu’ndaki tiyatrolari kapattirdi.
Ortaçagda tiyatro sanati büyük ölçüde geriledi. Oysa bu sirada, kilise ayinlerinden türeyen yeni bir oyun türü gelismeye basladi.
Konularini Kutsal Kitap’taki öykülerden yada azizlerin yasamlarindan alan ve çogunlukla kiliselerde oynanan bu oyunlara mucize oyunu deniyordu.
15. yüzyilda Rönesans’in baslamasiyla tiyatro sanati da canlandi. O zamandan bu yana tiyatro sanati Avrupa’da, daha sonra da ABD’de gelisti ve çagdas tiyatroya dönüstü.
Eski Italyan Tiyatrosu Tiyatro sanatinin dinsel oyunlardan baslayarak eski canliligina kavustugu ilk Avrupa ülkesi Italya oldu.
Duygu ve düsünceleri dans ve müzik esliginde, mimik ve davranislarla canlandirma sanati olan pandomim de Italya’da gelisti.
16, yüzyilda ortaya çikan commedia dell’arte adli Italyan halk tiyatrosu, belirli degismez tiplerin yer aldigi, oyuncularin maskeler kullanarak dogaçlamadan oynadiklari oyunlar sahneleniyordu. Kukla gösterileri de Italyan kökenlidir.
18. yüzyil boyunca Italya’da trajedi ve tarihsel oyun türleri de gelisme gösterdi. Ilk dönemi Italyan oyun yazari 18, yüzyilin ortasinda birçok komedi kaleme alan Carlo Goldoni’dir (1707-93),
20, yüzyilda Gabriele d’Annuzio’nun (1863-19378) güçlü bir siirsellik içeren oyunlari ve Luigi Pirandello’nun (1867-1936) psikolojik temalara agirlik veren oyunlari dünya çapinda tanindi.
Italya’nin en büyük oyun yazari sayilan Pirandello 1934’te Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazandi.
TİYATRONUN TARİHİ VE DİLİ
Bu kurs her gün 4 derslik standard dil kursuna ilave olarak iki adet uçuş görevlilerine yönelik özel İtalyanca dersi içerir.
Tiyatro, İtalyan kültürünün en temel öğelerinden biri olmuştur. Bir çok lirik opera aşığı yabancılar, opera sözlerini anlamaya veya opera metinlerini Italyancalarını geliştirmek için kullanmaya ilgi duymaktadırlar. Tüm tematik kurslarda olduğu gibi, bu kursun amacı sadece tiyatro dili konusunda bilgi vermek değil, insanların ilgi duydukları alanlarda öğretilen konuları daha kolay kavradıkları için bu metodla İtalyancalarının ilerlemelerinin sağlanmasıdır.
Program bir kaç değişik metodla icra edilmektedir:
A) belli başlı İtalyan tiyatro yazarlarına, tiyatrodaki trend ve akımlara, çeşitli yazılar ve video gösterimleri ile önemli parçaların stil açısından analizlerini yaparak, tiyatro diline bir bakış
B) belli bir akımın veya yazarın ele alınması ve analizi
C) belli bir eserin ele alınması ve analizi
• Program A:
• Beşinci Yüzyıl: çok şekilli tiyatro dönemi;
• Saray şenlikleri;
• Komedya sanatı “Commedia dell’arte”;
• Mim, sessiz tablolar;
• Onsekizinci Yüzyıl tiyatrosu;
• Opera tiyatrosu;
• Büyük tiyatro yazarları;
• D’Annunzio;
• Pirandello;
• İlerici ve faşist tiyatro;
• Savaş sonrası;
• Strehler, Ronconi, Fo and Carmelo Bene;
• Yeni tiyatro ve avangard;
• Sahne dönemi;
• Tiyatro dili.
Program B ve C
Eğer öğrenci tiyatrodaki belli akımlara veya belli bir esere ilgi duyuyorsa, tüm kursun konusu bu ilgi duyulan alanda yoğunlaştırılabilir. Böyle bir durumda, eğitmenlerin kendilerini bu konu için hazırlayabilmeleri ve gerekli literatürü oluşturabilmeleri için öğrencinin bize kurs başlamadan konuyu bildirmesini tavsiye ederiz.:
Program B için örnek: Pirandello
Biyografisi, Sicilya’daki eğitim yılları, ilk romanı, kısa hikayelerinin toplandığı eser, magazin ve gazeteler ile yaptığı çalışmalar, kompozisyonları, ilk oyunu: Se non così (1915), Sicilya lehçesinde yazılmış eseri, ilk teatral başarısı: “Tutto per bene (1920)” , yurtdışında ün kazanmasını sağlayan eser: “Sei personaggi in cerca d’autore (1921)” vs
Program C için örnek: Pirandello, Sei personaggi in cerca d’ autore
İlk olarak, Romadaki “Teatro Valle” tiyatrosunda “Dario Niccodemi” kumpanyası tarafından 10 Mayıs 1921 de,sahnelendi, tam bir fiyasko ile neticelendi! Bir sonraki yıl New York ve Londra’daki sergilenişi büyük bir başarıydı. 1923 yılında ise Benjamin Crémieux’nün yorumu ile Paris’te sahnelendi.
Kaynak: Bu içerik internet kaynaklarından yararlanılarak sitemize eklenmiştir.

Önceki İçerikTRAJEDİ VE KOMEDİ
Sonraki İçerikTEVFİK FİKRET'İN HAYATI
PAYLAŞ
CEVAP VER
Lütfen yazınızı giriniz.
Lütfen adınızı buraya giriniz.