Ridaniye Savaşı (Ridaniye Zaferi)

Ridaniye Savaşı (Ridaniye Zaferi)
Osmanlı ordusunun kesin zaferiyle neticelenen Osmanlı-Memlûk meydan muharebesi.
22 Ocak 1517 tarihinde, Kahire yakınlarındaki Ridaniye mevkiinde, Osmanlı Sultanı Birinci Selim Han (Yavuz) ile Mısır Memlûk Sultanı Tomanbay arasında meydana geldi. Neticesi itibariyle İslâm ve Osmanlı tarihi bakımından önemli hadise ve değişikliklere sebep oldu.
Sultan Selim Han, Osmanlı Devleti aleyhine başka devletlerle ittifak içine giren Memlûk Devleti’ne karşı, 1516 yılında Mısır Seferine çıktı. 24 Ağustos 1516 tarihinde, Mercidabık’ta Mısırlıları mağlup ederek, Suriye ve Filistin’i zaptetti. İleri harekâta devamla ağırlıklarıyla beraber Sinâ Çölünü beş günde geçerek, Sâlihiye’ye geldi. Sinâ Çölünü geçerken yağmur yağınca, her birine dörder ve altışar çekim hayvanının koşulduğu ağır arabalardaki yüzlerce top, kumların katılaşması sayesinde kolayca geçirildi. Ordu ve hayvanlar su sıkıntısı çekmedi. Sultan Selim Hanın Ridaniye’ye giderken, ordunun ağırlıklarıyla bir günde elli kilometre yürümesi, harp tarihinde rekordur.
Osmanlı ordusu, 21 Ocakta, Kahire’ye çok yakın, Birket-ül-Hac mevkiinde konakladı. Mısır Seferi esnasında, çölde ve Kahire yakınında Bedevî eşkıyaların ve Memlûkların tecavüzkâr saldırılarına karşı tedbir alınıp, taarruzları önlendi. Tomanbay kumandasındaki Mısır-Memlûk ordusu, Âdiliye’deydi. Kahire’nin kuzeyindeki Ridaniye Köyü Ovası önündeki, cephesi kuzeydoğuya dönük bir mevzi hazırlayıp, doğuda El-Mukattam Dağına; batı kanadı da Nil Nehrine dayatılmıştı. Bu mevziin önü açıktı. İleri araziye hakim olup, Sinâ Çölünden gelen yolu kapayan ve kontrol altında bulunduran bir vaziyetteydi. Mevzi kazılan derin bir hendekle, çıkan toprağın bu hendeğin önüne atılmasıyla hazırlanan bir siper ve gerisine gömülen iki yüz top vardı. Toplar, Avrupa’dan getirilmiş olup, topçular yabancıydı. Tomanbay, ordusunun piyade kısmını bu mevzie yerleştirip, süvari birlikleri ve ihtiyatı geride bulunduruyordu. Tomanbay’ın taktik planı; Osmanlıların taarruzunu önce topçu ateşiyle kırdıktan sonra süvarilerin ve hassa ordusu cündîlerin karşı taarruzu ile Osmanlı ordusunu yok etmekti. Memlûk ordusunun mevcudu elli bin civarında bulunuyordu. Osmanlı ordusunun mevcudu altmış bin olup, üç yüz de top vardı. Topların bir kısmı yivli olup, bazıları arka arkaya beş, on gülle atabiliyordu.
Sultan Selim Han, esirlerden ve keşif neticesinde Memlûk muharebe usulünü tespit ettirdi. Vakit geçirmeden düşmana son darbeyi vurmak için dâhiyâne ve cüretli bir kararla harekete geçildi. Ridaniye mevziine, cepheden taarruz vazifesi yapacak yedek kuvvetleri bıraktıktan sonra, asıl kuvvetlerle, 21/22 Ocak 1517 gecesi Kahire’nin doğusundaki El-Mukattam Dağını dolaşarak sarktı. Osmanlı toplarını sürat ve maharetle uygun yerlere yerleştirdi. Böylece Sultan Selim Han, Memlûkların beklemediği bir istikametten taarruz etmekle, Mısırlıları baskına uğratıp, taktik planlarını bozarak, uzun zamandan beri büyük emeklerle hazırladıkları mevzi ve topları muharebe dışı bırakacaktı. 22 Ocak sabahı, harp başlamadan önce, iki tarafın muharebe düzeni bu haldeydi.
Savaş, 22 Ocak 1517 sabahı erken saatlerde başladı. Mısır ordusunun önündeki Osmanlı alayı hücuma geçince, Tomanbay önceden mevzilerde hazır beklettiği topların ateşe başlamalarını emretti. Bu arada gerilerine sarkmış bulunan asıl Osmanlı kuvvetlerinin “Allah, Allah!” nidaları ile kendilerine hücum ettiğini görünce, şaşkına döndü. Topları, mevzilerinde kalıp işe yaramadı. Memlûk kuvvetleri, bir anda iki ateş arasında kaldı. Fakat, Memlûk süvarileri, büyük bir cesaretle ileri atıldılar. Merkezdeki saflar birbirine girip, iki taraf da kıyasıya muharebeye tutuştu. Yakın muharebe ve boğuşma, kayıpları arttırdı. Osmanlı topçu ve tüfekçisinin ateşi altında mücadele edip, pervasızca direnmeleri, Memlûk kayıplarını daha da arttırdı. Memlûkların, Osmanlı merkezine karşı ileri atılmaları üzerine, Vezîriâzam Hadım Sinan Paşa kumandasındaki sağ kanat ve Vezir Yunus Paşa emrindeki sol kanat kuvvetleri taarruza geçerek Mısırlıların yan ve gerilerini kuşattı. Bu arada, savaşı kaybetmek üzere olduğunu anlayan Tomanbay, yanına aldığı iki yüz seçme askerle padişahın otağına saldırdı. Padişahı öldürebilirse, Osmanlı ordusunun dağılabileceğini hesaplamıştı. Ancak onlar, Yavuz zannettikleri Sinan Paşanın kuvvetlerini yararak etrafını çevirdiler. Sinan Paşa, büyük bir azim ve kahramanlıkla mücadele ettiyse de şehit düştü. Yavuz Sultan Selim, bu kısma derhal Bâli Ağa kumandasında yardımcı birlikler gönderip durumu lehine çevirdi. Muharebe, akşama doğru Osmanlı ordusunun zaferiyle sonuçlandı.
Yirmi beş bin kayıp veren Memlûk ordusunun geride kalanları, Kahire’ye ve oradan da Sait istikametine çekildi. Sultan Tomanbay da, Kurtbay ve bir avuç adamıyla, selâmeti kaçmakta buldu. Vezir Yunus Paşa, Memlûklara karşı zaferin kazanıldığını ve Tomanbay’ın kaçtığını, Sultan Selim Hana bildirdiğinde;
“Lala Lala! Mısır’ı aldık ama Sinan’ı kaybettik. Sinan’ı, Mısır’a değişmezdim. Sinan’sız Mısır’da ne güzellik olur?” sözleriyle Sinan Paşanın, yanındaki kıymetini belirtti. Ertesi gün Vezîriâzam Sinan Paşa ve diğer şehitler defnedildi. 24 Ocak 1517 tarihinde Kahire’ye girilip, Mısır’ın fethi tamamlandı.
Osmanlı zaferiyle neticelenen Ridaniye Meydan Muharebesi; Osmanlı Devletine ve dünya tarihine pek çok maddî ve manevî faydalar sağladı. Mısır, Arabistan Yarımadası, Osmanlı hakimiyetine geçti. Kızıldeniz’e ve Hind Okyanusuna inilip, Kuzey Afrika hakimiyet yolu açılarak, Osmanlı hududu, Atlas Okyanusuna dayandırıldı. Hicaz ve Orta Doğudaki mukaddes makamlar, Osmanlı hizmetine açıldı. Buralar nadide eserlerle süslendi. Yeni eserler ve ilaveler yapılarak, istifadeye sunuldu. Halifelik, Sultan Selim Hana geçerek, Osmanlı padişahları, saltanata ilaveten hilafet makamına da sahip olup, İslâm âleminin de lideri oldu. Ridaniye Muharebesi ve Mısır’ın fethinde, askerî sahada ilk defa Osmanlılar, 1517 yılında, yivli top kullandılar. Avrupa’da, 1868’de, ilk defa Almanların kullandığı yivli topların, Osmanlılarda on altıncı yüzyıl başlarında mevcut olması, imal edilerek muharebelerde kullanılmaları, teknikteki üstünlüklerini göstermesi bakımından önemlidir. Yavuz Sultan Selim Hanın Mısır Seferi, harekât kabiliyeti, sevk ve idare, muharebede tatbik edilen taktik ve strateji bakımından, harp tarihinin eşsiz numuneleri arasına girer.
Bu içerik internet kaynaklarından yararlanılarak sitemize eklenmilmiştir

Önceki İçerikPrut Savaşı (Prut Seferi)
Sonraki İçerikRodos'un Fethi
PAYLAŞ
CEVAP VER
Lütfen yazınızı giriniz.
Lütfen adınızı buraya giriniz.