Kök Hücre, GENETİK KOPYALAMA

Kök Hücre
GENETİK KOPYALAMA
Şubat ayının 22’sinden itibaren, İskoзya’nın Edinburg kentinde, biyoteknoloji alanında tuhaf bir gelişme kaydedildiği, “Dьnyanın sonu”, “Frankenstein” gibi ifadeleri de iзeren dedikodularla birlikte etrafta konu olmaya başladı. Bilim зevreleri de basın da şaşkındı, зьnkь, seзkin yazarların ve bazı bilim adamlarının birkaз gьndьr zaten haberdar oldukları ve konuyu “patlatmayı” bekledikleri bu gelişme, bir biзimde basına sızmış, dilden dile dolaşmaya başlamıştı bile. Normalde pek de ciddiye alınmayacak bцyle bir “dedikodunun” bu denli yayılabilmesi, işin iзine зeşitli dallarda makalelere yer veren saygın bilimsel dergi Nature’ın adının karışmasıyla olmuştu. Gerзekten de Nature, dedikodu niteliğini fersah fersah aşan bir bilimsel gelişmeyle ilgili bir makaleyi 27 Şubat’ta yayınlayacağını bilim yazarlarına duyurmuş ve bu tarihe kadar “ambargolu” olan bir basın bьlteni dağıtmıştı. Batı ьlkelerinde yazarlar normal olarak bu ambargolara uyar, hazırladıkları yazıları, ambargonun bittiği tarihte, aynı anda yayına verirler.
 Ancak, aralarında ьnlь The Observer’ın da bulunduğu bazı dergi ve gazeteler ambargoyu зoktan delmiş, konuyu kamuoyuna duyurmuştu bile. Haberin, kaynağı olan Nature ve ambargoya saygı gцsteren зoğu nitelikli dergi ve gazetede yer almaması da, dedikodu trafiğini artırmış, ortaya atılan spekьlasyonlarla beklenenden fazla ilgi toplanabilmişti.
Hatta, Mart ayının başlarında, koyun klonlama haberinin yarattığı ilgi ortamını değerlendirmek isteyen bazı haberciler, aynı yцntemle Oregon Primat Araştırmaları Merkezi’nde . maymunların klonlandığını цne sьrdьler. Oysa, Oregon’da gerзekleştirilen, embriyo hьcrelerinin oldukзa sıradan bir yцntemle зoğaltılmasıyla yapılmış bir deneydi. Klonlama, yetişkin bir canlıdan alınan herhangi bir somatik (bedene ait) hьcrenin kullanılmasıyla canlının genetik ikizinin yaratılmasını aзıklamakta. Kavramsal temelleri зoktandır hazır olan bu işlemin uygulamada gerзekleştirilemeyeceği dьşьnьlьyordu.
Edinburg’daki Roslin Enstitьsьnden Dr. Wilmut . ve ekibi bunu başarmış gibi gцrьnьyor. “Ben bu filmi daha цnce seyretmiştim!” diyenleri rahatlatmak iзin hemen belirtelim ki, aynı ekip 1995 yılında embriyo hьcrelerini kullanarak yine ikiz koyunlar ьretmiş ve bunu duyuran makaleyi yine Nature dergisinde yayımlatmıştı. Bu deney de basına yansımış, ancak, son gelişmeler kadar yankı uyandırmamıştı. Ne de olsa bu yцntem, dцllenmiş yumurtanın kazayla bцlьnьp tek yumurta ikizlerine yol aзtığı bildik sьreзlerden farksızdı. Sıklıkla unutulduğu iзin tekrarlamakta yarar var ki, Wilmut’un son başarısının цnemi, işe somatik bir hьcrenin зekirdeğiyle başlamasında yatıyor. Bu başarının ortaklarını anarken PPL Tıbbi Araştırmalar şirketini de atlamamak gerek. Borsalarda tırmanışa geзen hisseleriyle gelişmenin meyvelerini şimdiden yemeye başlayan PPL, projenin hem amaзlarını belirleyerek hem de maddi olanakları yaratarak kuzu Dolly’nin varlığının temel sebebi olmuş.
Dr. Wilmut’un gerзekleştirdiği başarı şцyle цzetlenebilir: Yetişkin bir koyundan alınan somatik bir hьcrenin зekirdeğini dahice bir yцntemle, başka bir koyuna ait, зekirdeği alınmış bir yumurtaya yerleştirmek ve bilinen “tьp bebek” yцntemiyle yeni bir koyuna yaşam vermek. Adını, ьnlь şarkıcı Dolly Parton’dan alan kuzu Dolly, isim annesinin değilse de, DNA annesinin genetik ikizi. Dolly, sevimli gцrьnьşьyle kamuoyunun sempatisini kazanmış ve tьm bu sьreз ilginз bir bilimsel oyun olarak sunulmuşsa da gerзekte deney oldukзa iyi belirlenmiş bilimsel ve maddi hedefleri olan, soğukkanlı . bir sьreз. Zaten Dolly’nin araştırmacılar arasındaki adı da en az varlığı kadar “soğukkanlıca” seзilmiş: 6LL3… PPL’in idari sorumlusu Dr. Ron James, şirket sırlarını kaybetme kaygısıyla maddi hedeflerini pek aзığa vurmamakla birlikte, hemofili hastaları iзin koyunlara insan kanı pıhtılaşma faktцrь ьrettirmeyi de iзeren pek зok цnemli ticari hedefin ipuзlarını veriyor.
PPL ve Roslin Enstitьsь’nьn зalışmaları, geзmişi зok eskilere dayanan ve цnemli gelişmelerin kaydedildiği bir alan olan transjenik (gen aktarılmasıyla ilgili) araştırmaların bir ьst aşamaya, nьkleer transfer (зekirdek aktarılması) evresine doğru ilerletilmesinden başka birşey değil. Yıllardır başarıyla sьrdьrьlen transjenik зalışmalarda tek boynuzlu keзi, ьз bacaklı tavuk gibi gцrьnьşte зarpıcı, yararı kısıtlı зalışmaların yanı sıra, insan proteinlerinin hayvanlara ьrettirilmesi gibi, modern tıp iзin зığır aзıcı sayılabilecek başarılar kaydedildi. Son gelişmelere imzasını atan ekip, daha цnce insan bьnyesince ьretilen molekьlleri gen transferi yцntemiyle bir koyuna ьrettirmeyi başarmıştı. Sцz konusu deneyde gerek duyulan molekьllerin koyunun tьm hьcrelerinde değil, sadece sьt bezlerinde sentezlenmesinin sağlanması, koyunun . “ilaз fabrikası” olarak değerlendirilmesini beraberinde getiriyordu. Dolly başarısının en цnemli potansiyel yararı da bununla ilgili zaten. Gen transferi yцntemiyle, istediğiniz maddeyi sentezleyebilen bir canlıya sahip olduğunuzda, madde verimini artırmak ьzere aynı sьreci zaman ve para harcayarak yinelemeye зabalamak yerine elinizdeki canlının genetik ikizlerini yaratabilirseniz, ticari değer arz edebilecek miktarda ilaз . hammaddesi ьretimine geзebilirsiniz. Elinizde birkaз on tane genetik цzdeş canlı biriktikten sonra, bu kьзьk sьrьyь doğal yollardan ьremeye bırakacak olursanız, hem “yatırımınız” kendi kendine bьyьyecek, hem de genetik зeşitlilik yeniden oluşmaya başlayacağından, tek bir virьs tipinin tьm “fabrikayı” yok etmesinin цnьnь alacaksınız demektir.
Biraz Ayrıntı
İskoз ekibin gerзekleştirdiği klonlama deneyinin, dьnyanın pek зok bцlgesine dağılmış sayısız standart biyoteknoloji laboratuvarında “kolayca” gerзekleştirilebileceği sцyleniyor. Yine de uygulanan yцntem, gьnlьk gazetelerdeki basit şemalarda anlatıldığı kadar kolay ve hemen tekrarlanabilir tьrden değil. İskoз ekibin başarısı ve цnceki sayısız benzeri зalışmanın başarısızlığı, Wilmut’un, verici koyundan alınan hьcre зekirdeğiyle, kullanılan embriyonik hьcrenin “frekanslarını” зok . hassas biзimde зakıştırabilmesine dayanıyor. Bu yцntemle araştırmacılar, yetişkin зekirdeğin genetik saatini sıfırlamayı, tьm gelişim sьrecini başa almayı becerebilmişler. Yцntemin ayrıntılarına girmeden цnce bazı temel kavramlara aзıklık getirmekte yarar var.
Зoğu memeli canlı gibi insan bedeni de milyarlarca hьcreden oluşuyor. Bu hьcrelerin milyonlarcası her saniye bцlьnmeyi sьrdьrerek beden gelişimini devam ettiriyor ve yıpranmış hьcreleri yeniliyor. Bu hьcrelerin цnemli kısmı bedenimizin belli başlı bцlьmlerini oluşturan “somatik hьcreler.” Tek istisna, ьreme hьcreleri. Eşeyli ьreme, gametlerin (sperm ve yumurta) ortaya зıktığı “mayoz bцlьnme”yle başlıyor. Cinsel birleşme sonucunda, spermin yumurtayı dцllemesiyle de yeni bir canlının ilk hьcresi “zigot” oluşuyor. Bu noktadan sonra gelişmeye dцnьk hьcre bцlьnmeleri, “mayoz” değil, “mitoz” yoluyla ilerliyor.
Koyun ve insan hьcrelerinin de dahil olduğu цkaryotik yani, зekirdeği olan hьcreler, farklı gelişim evreleri iзeren bir yaşam dцngьsь geзiriyorlar. Bu dцngьyь, hьcrenin gцrece durağan olduğu “interfaz” ve belirgin biзimde bцlьnmenin gerзekleştiği mitoz evrelerine ayırmak mьmkьn. Hьcre, yaşam dцngьsьnьn yьzde doksan kadarını . interfaz evresinde geзiriyor. Aslında, bu duraklama evresi gцrьndьğь kadar sakin değil; hьcre, tьm bileşenlerini DNA’yı sona bırakacak biзimde зoğaltarak, bцlьnmeye hazırlanıyor. Alt evreleri son derece iз iзe girmiş olan interfaz evresini işlevsellik aзısından G1, S ve G2 alt evrelerine ayırmak yerleşmiş bir gelenek. Yani, hьcrenin yaşam dцngьsь bu ьз evre ve M (mitoz)’dan oluşuyor. G1 evresi, DNA dışındaki bileşenlerin зoğaldığı bir dinlenme dцnemi. S, DNA’nın bцlьnmesiyle sonuзlanan bir geзiş evresi. G2 ise, iз gelişmenin tamamlanıp, hьcrenin mitoz yoluyla bцlьnmeye hazırlandığı sьreci iзeriyor.
Hьcrelerin hangi evreyi ne kadar sьrede tamamlayacakları bir biзimde programlanmış durumda. Belli bir organizmanın tьm hьcreleri bu evreleri aynı sьrede tamamlıyorlar. Yine de, ani зevresel koşul değişiklikleri hьcreleri G1 evresinde kıstırabiliyor; sцzgelimi, besleyici maddelerin miktarı birdenbire minimum dьzeye dьştьğьnde. G1 evresinin belli bir aşamasında, цncesinde bu duraklamaya izin verilen sabit bir kritik noktası var. Bu kritik nokta aşılırsa, зevresel koşullar ne yцnde olursa olsun, DNA replikasyonunun цnь . alınamıyor. İleride gцreceğimiz gibi, bu noktanın denetim altında tutulabilmesi, Wilmut ve ekibinin başarılı bir klonlama gerзekleştirebilmelerinin altın anahtarı olmuştur.
Bu noktada bir parantez aзarak G1, S, G2 ve M evrelerinin denetim altına alınmasının, hьcrenin yaşam dцngьsьnь olduğu kadar, hьcrenin цzelleşmesini, sцzgelimi beyinden veya kas hьcrelerinden hangisine dцnьşeceğini de kontrol altına alabilmeyi, bir başka deyişle, hьcrenin genetik saatini sıfırlamayı sağladığını ekleyelim. Wilmut ve ekibi Dolly’i klonlayıncaya kadar bu sьrecin tersinmez olduğu, sцz gelimi, bir defa kas hьcresi olmaya karar vermiş bir hьcrenin yeniden programlanamayacağı zannediliyordu. Peki Wilmut bunu nasıl başardı?
Soruyu tersinden cevaplayacak olursak, diğerlerinin bunu başaramamalarının nedeninin, kullandıkları somatik hьcrelerin зekirdeklerini S veya G2 evrelerindeki konakзı hьcrelere yerleştirmeleri olduğunu sцyleyebiliriz. Eski kuramsal bilgilere gцre bu yцntemin işe yaraması gerekiyordu, зьnkь зekirdeğin mitoza yaklaşmış olması avantaj olarak gцrьlьyordu. Ancak bu denemelerde, işler bir tьrlь yolunda gitmedi. Kaynaştırmadan sonra, hьcre fazladan bir parзa daha mitoz geзiriyor ve yararsız, kopuk kromozom parзaları meydana geliyordu. Bu “korsan” genler, gelişimin normal seyrini sьrdьrmesi iзin ciddi bir engel oluşturuyordu. Dersini зok iyi зalışmış olan Wilmut, bu olumsuz deneyleri değerlendirerek hьcreyi G1 evresinin kritik noktadan цnceki duraksama dцneminde, “G0 evresinde” kıstırmaya karar verdi.
Verici koyundan alınan meme dokusu hьcrelerini kьltьr ortamında gelişmeye bırakan Wilmut, hьcrelerin geзirdiği evreleri sıkı gцzetim altında tutarak bir hьcreyi G0 evresinde kıstırıp bu haliyle durağanlığa bırakmayı başarmıştı. Bunun iзin, hьcrenin besin ortamını neredeyse цldьrme sınırına kadar geriletmiş, tьm sьreci dondurarak bir anlamda genetik saati de sıfırlayabilmişti. Ьstelik bu evre, kaynaştırılacağı yumurta hьcresinin mayoz gelişim sırasında girdiği, bu işlem iзin en uygun olan metafaz-II evresiyle de mьkemmel bir uyum iзindeydi. İşlemin diğer kısımları yemek tariflerinde olduğu kadar sıradan ve kolay uygulanabilir nitelikte. G0 evresindeki зekirdek metafaz-II evresindeki yumurtayla kaynaştırılıp, normal besin koşulları ve hafif bir elektrik şoku etkisiyle olağan зoğalma sьrecine yeniden sokulduğunda, her şey tьp bebek olarak bilinen, in vitro . fertilizasyon sьrecindeki işleyişe uygun hale geliyor. Zigot, anne koyunun rahmine yerleştiriliyor ve gerekli hormonlarla normal hamilelik sьreci başlatılıyor.
Wilmut ve ekibinin gerзekleştirdikleri hakkında bilinenler, yukarıda kaba hatlarıyla anlatılanlarla sınırlı. Sьrecin duyurulmayan kritik bir evresi varsa, bu ticari bir sır olarak kalacağa benziyor. Ancak, herkesin olup bitenler hakkında aynı bilgilere . sahip olması, deneyin başarısı konusunda kimsenin şьphe duymamasını gerektirmiyor. 277 denemeden sadece birinin başarılı olması başta olmak ьzere, зoğu uzmanın takıldığı pek зok soru işareti var. Herşeyin цtesinde, herhangi bir olgunun bilimsel gelişme olarak kabul edilmesi iзin, sьrecin yinelenebilirliğinin gцsterilmesi gerekiyor.
Bir embriyolog, Jonathan Slack, зok daha temel şьpheleri цne sьrьyor: “Araştırmacılar, yumurta hьcresindeki DNA’ları tьmьyle temizleyememiş olabilirler. Dolayısıyla Dolly, sıradan bir koyun olabilir.” Slack, alınan meme hьcresinin henьz tamamen цzelleşmemiş olabileceğini, bцyle vakalara meme hьcrelerinde, bedenin diğer kısımlarına gцre daha sık rastlanılabildiğini de ekliyor. Zaten Wilmut da, bedenin diğer kısımlarından alınan hьcrelerin aynı sonucu verebileceğinden bizzat şьpheli. Цrneğin, bьyьk olasılıkla kas veya beyin hьcrelerinin asla bu amaзla kullanılamayacaklarını belirtiyor. Ьstьne ьstlьk, koyun bu deneylerde kullanılabilecek canlılar arasında biraz “ayrıcalıklı” bir цrnek. Koyun embriyolarında hьcresel цzelleşme sьreci zigot ancak 8-16 hьcreye bцlьndьkten sonra başlıyor. Geleneksel laboratuvar canlısı farelerde ise aynı sьreз ilk bцlьnmeden itibaren gцzlenebiliyor. İnsanlarda ise ikinci bцlьnmeden . itibaren… Bu durum, aynı deneyin fare ve insanlarda asla başarılı olamaması olasılığını beraberinde getiriyor.
Dile getirilen aзık noktalardan biri de, hьcrelerde DNA barındıran tek organelin зekirdek olmayışı. Kendi DNA’sına sahip organellerden mitokondrinin цzellikle цnem taşıdığı savlanıyor. Memeli hayvanlarda mitokondriyal DNA, embriyo gelişimi sırasında sadece anneden alınıyor. Her yumurta hьcresi, farklı tipte DNA’lara sahip yьzlerce mitokondriyle donatılmış. Bu mitokondriler zigotun bцlьnmesinin ileri evrelerinde, embriyo hьcrelerine dengeli bir biзimde dağılıyor; ancak, canlının daha ileri gelişim evrelerinde, bu denge belli tipteki DNA’lara doğru kayabiliyor. Parkinson, Alzheimer gibi hastalıkların temelinde bu mitokondriyal DNA kayması sьrecinin etkileri var. Bu yьzden kimileri, sağlıklı bir kuzu olarak doğan Dolly’nin, zigot gelişimine mьdahele edilmiş olması yьzьnden sağlıksız bir koyun olarak yaşlanabileceğini цne sьrьyorlar. Şimdilik Dolly’nin tek sağlıksız yцnь, basına teşhir edilirken sabit tutulması amacıyla fazla beslenmesi yьzьnden ortaya зıkan tombulluğu.
Klonlamalı mı?
Klonlamanın цzellikle de insan klonlama konusunun etik boyutu kamuoyunca, gьnlьk yaşamda kьltьrьn, temel bilimsel birikimin, tarih, siyaset ve toplumbilimin en yaygın ve temel kavramlarıyla tartışılabilir nitelik kazanmıştır. Nьkleer enerji kullanımı, hormon destekli tarım, ozon tabakasına zarar veren gazların ьretimi gibi, farklı toplum kesimlerince kolayca anlaşılabilir ve tartışılabilir kabul edilen klonlama, şimdiden kamuoyunun gьndeminde yerini aldı. Kamuoyunun, bilimsel ve teknolojik gelişmelerin uygulanıp uygulanmaması konusunda birtakım ahlaki gerekзelerle ne şekilde ve ne цlзьde yaptırım uygulayabileceği tartışmalı olsa da, şu anda kamuoyunun isteksizliği klonlama зalışmalarının daha ileri aşamalara taşınmasına en gьзlь engel olarak gцsteriliyor. Oysa, “tьp bebek” diye bilinen in vitro fertilizasyonun, başlangıзtaki şiddetli tepkilerden sonra kolayca kabullenilmesi, işin iзine “зocuk sahibi olma isteği ve hakkı” . karıştığı durumlarda (aynı argьman klonlama konusunda da sıkзa kullanılıyor) toplumun ne kadar kolay ikna olabileceğinin bir gцstergesi.
Bilimkurgu romanları ve filmlerinde kaba hatlarıyla зokзa tartışılmış olan klonlama konusunda halihazırda belli belirsiz bir kamuoyu “oluşturulmuş” durumda. Şu anda sьrmekte olan tartışmaların bilinen yanlışlara yeniden dьşmemesi iзin birkaз temel olguya aзıklık getirmek gerekiyor. Olası yanılgıların en sık rastlananı, klonlanmış bir canlının, (tartışmalara sıkзa insan da dahil ediliyor) genin alındığı canlının fizyolojik цzellikleri bir yana, kişilik цzellikleri bakımından цzdeşi olacağı kanısı.
Kazanılmış цzelliklerin kalıtsal yolla taşınabileceği yanılgısı, Philosophie Zooloique (Zoolojinin Felsefesi) adlı ьnlь yapıtı 1809 yılında yayınlanmış olan, Fransız zoolog Jean . Baptiste Lamarck’a dayanıyor. Lamarck’ın gцrьşlerinin takipзileri, insanların gцzlemlenebilir kişilik цzelliklerinin цnemli цlзьde kalıtsal nitelik taşıdığını savlayarak, зevresel koşulların gelişim ьzerindeki etkilerini neredeyse tamamen yadsıyorlardı. Oysa, genetik, evrim, psikoloji gibi alanların ortaya koyduğu зağdaş цlзьtler, kazanılmış karakterlerin kalıtsal nitelik gцsteremeyeceğini ortaya koyarak, kişilik oluşumunda зevresel etmenlerin gьзlь bir paya sahip olduğunu . kanıtlamıştır.
Bu bağlamda, basında da yankı bulan “koyunlar zaten birbirlerine benzerler” esprisinin aslında ciddi bilimsel doğrulara işaret ettiğinin altını зizmek gerekiyor. Klonlanmış bir koyunun, genetik annesinin genetik ikizi olduğu цlзьlerek gцsterilebilir bir gerзektir. Oysa, gцzlemlenebilir kişilik цzellikleri oldukзa kısıtlı olan koyunların birbirlerine benzemeleri kaзınılmazdır. Зok daha karmaşık bir organizma olan insanoğlu, sayısız gцzlemlenebilir kişilik цzelliği sayesinde, genetik ikizinden kolayca ayırt edilebilir.
Tьm bunların цtesinde, klonlanmış bir insanın sadece kişilik bakımından değil, fizyolojik ve bedensel цzellikleri bakımından da, genetik ikizinden farklı olacağını peşinen kabullenmek gerekiyor. Bir bebeğin biзimsel цzelliklerinin ana rahminde geзirdiği gelişim sьreci iзerisinde tьmьyle DNA’sı tarafından belirlendiği . gцrьşь yaygın bir yanılgı. DNA molekьlь, insan geometrisine dair tьm bilgileri en sadeleşmiş biзimiyle bile bьtьnьyle kapsayamayacak kadar kьзьk. Зoğu biзimsel цzellik, akışkan dinamiği, organik kimya gibi alanlardaki temel evrensel yasaların kontrolьnde meydana geliyor. Bu sьreзte de, her zaman iзin rastlantı ve farklılaşmalara yeterince yer var. Bir genetik ikiz, kuramsal aзıdan, eşine en fazla eş yumurta ikizlerinin birbirlerine benzedikleri kadar benzeyebilir. Uygulamada ise, benzerlik derecesi зok daha dьşьk olacaktır; aynı rahimde aynı anda gelişmediği, aynı fiziksel ve kьltьrel ortamda doğup bьyьyemediği iзin… İşin bu boyutunu da gцz цnьnde bulunduran Aldoux Huxley, romanında, Bokanovski Sьreci’yle зoğaltılmış bebekleri, yetiştirme зiftliklerinde psikolojik koşullandırmaya . tutma gereği duymuştu. Benzer biзimde, 1976’da yazdığı The Boys from Brazil romanında Adolf Hitler’den klonlanan genз Hitler’lerin цykьsьnь kurgulayan Ira Levin, klonları, Adolf Hitler’in kişiliğinin geliştiği tьm olaylar zincirinin benzerine tabi tutma gereğini hissetmişti. Tьm bu “hal зarelerine” rağmen, kopya insanın genetik annesinden зoğu yцnden farklı olması kaзınılmaz gцrьnьyor. Diğer tьm koşullar denk olsa bile, kopya birey, aynı zamanda ikizi olan bir anneye sahip olmasından psikolojik bakımdan etkilenecektir. Sağduyumuz bize Hitler’i genlerinin değil, Weimar Cumhuriyeti sonrası sosyo-ekonomik koşulların ve genз Adolf’un kıstırıldığı maddi ve manevi bunalımların yarattığını цğretiyor.
Tьm bunların ışığında, klonlama konusundaki popьler tartışmaları, tıkanıp kaldıkları, “beklenmedik bir ikize sahip olma” fobisinden kurtarılıp, daha gerзekзi zeminlere зekilmesi gerekiyor. Gen havuzunun (belli bir topluluktaki genetik зeşitlilik) daralması, hayvancılığın geleneksel yapısından koparılıp biyoteknoloji şirketlerinin gьdьmьne girmesi, yol aзılabilecek genetik bozuklukların kontrolden зıkması, bu alanda зalışan bazı şirketlerin (sцz gelimi PPL’in) tьm tekel karşıtı yasal цnlemleri delerek ciddi ekonomik dengesizliklere yol . aзması gibi akla gelebilecek sayısız somut etik sorununun tartışılması gerekiyor. Yoksa, akademik organlardan dini cemaatlere kadar sayısız grup gelişmeleri “kitaba uydurma” зabasıyla, kısır tartışmalara girebilir. Цrneğin, Budist bir araştırmacı, Dolly’nin eski yaşamında ne gibi bir kabahat işleyip de bu yaşama klonlanmış olarak gelmeyi hak ettiği ьzerine kafa yoruyormuş.
Aslında biyoteknolojik tekelcilik tehdidine, Cesur Yeni Dьnya’da Aldous Huxley de işaret etmişti: “İз ve Dış Salgı Trцstь alanından hormon ve sьtleriyle Fernham Royal’daki bьyьk fabrikaya hammadde sağlayan şu binlerce davarın bцğьrtьsь duyuluyordu…”
İnsanoğlunun temel kaygıları, şimdilik bazı temel koşullarda klonlamayla зelişiyor gibi gцrьlьyor: Bir зiftзi dьşьnьn ki, kendisi iзin tьm evreni ifade eden kasabasında herkese hayranlıktan parmaklarını ısırtan bir danaya sahip olsun. Bu danayı klonlayıp tьm sьrьsьnь цzdeş yapmayı ister miydi? Bьyьk olasılıkla biraz dьşьndьkten sonra bundan vazgeзerdi. Danasının biricik oluşu ve genetik зeşitliliği sayesinde bu danaya yaşam veren sьrьsьnьn daha da gьzel bir dana doğurması olasılığı зok daha değerli. Цmrь boyunca aynı dananın ikizlerine sahip olmayı kabullenmiş bir зiftзinin komşusu her an elinde daha gьzel bir danayı ipinden tutarak getirebilir.
Kaynak: Bu içerik internet kaynaklarından yararlanılarak sitemize eklenmiştir.

CEVAP VER
Lütfen yazınızı giriniz.
Lütfen adınızı buraya giriniz.