ÖNTAKI
IN içinde
ON üstünde
UNDER altında
Türkçede «içinde» kelimesi yerine ismin sonuna «de, da» eki ilave edilerek «içinde» kelimesi kaldırılır.
İçinde öntakı bulunan olumlu cümle
The pencil is on the book.
The chair is under the Tree.
The Dog is in the house.
The students are in the train.
The Eggs are on the tables.
The Girls are in the room.
The Cat is under the chair.
İçinde öntakı bulunan soru cümlesi
Is the key on the Radio?
Is the cat under the bed?
Are the pictures on the wall?
Are the children in the garden?
Are the apples in the baskets?
İçinde öntakı bulunan olumsuz cümle
The egg is not in The basket.
The hats are not under The chair.
The boy is not in The room.
The girls are not in The house.
The books are not on The table.
THERE IS / ARE
There kelimesi is ve are ile beraber kullanılınca «vardır, mevcuttur» anlamını verir.
Mevcut olduğu bildirilen şey bir adetse there ile is kullanılır.
Birden fazla şeyin mevcut olduğunu bildirmek için there ile are kullanılır.
There is cümlesi
There is a cat on the bed.
There is an apple under the chair.
There is a girl in the garden.
There is a bag near the book.
There is an egg in the basket.
Olumlu there are cümlesi
There are two apples near the basket.
There are some flowers on the radio.
There are five books under the tables.
There are some children in the garden.
There are some eggs on the table.
There are six pencils near the bag.
Soru halinde there are cümlesi
Are there any keys in the basket?
Are there three men under the tree?
Are there two pencils near the books?
Are there any cats on the bed?
Are there any oranges in the bag?
Are there five women in the ship?
Olumsuz there are cümlesi
There are not any pencils under the books.
There are not two trees near the house.
There are not four books in the bag.
There are not any keys on the table.
There are not any women in the room.
There are not four pictures on the wall
HOW MANY
Sayılabilen isimlerin kaç tane olduğunu sormak için «kaç, kaç tane» anlamında olan how many kullanılır.
SAYILAMAYAN İSİMLER
Genel olarak, sıvı veya toz halinde olan şeylerdir. Sayılamadıkları için önlerine a, an veya sayı gösteren bir kelime konulamaz ve çoğul yapılamaz.
SOME
Some sözcüğü, sayılamayanlar önünde «bir miktar, biraz, bir parça» anlamında, sayılabilen önünde ise «bir kaç tane» anlamına gelir.
How many ile cümle kalıbı
How many pencils are there on the table?
How many horses are there under the trees?
How many girls are there here?
How many oranges are there in the basket?
How many cows are there near the road?
Sayılabilen veya sayılamayan isimlerle cümle kalıbı
This is a book.
This is – milk.
That is – salt.
That is an egg.
It is – water.
HAVE
Bir şahıs veya bir şeyin herhangi bir şeye sahip olduğunu anlatmak için, bu şahıs veya şeyi gösteren kelimenin yanına, «malik olmak, sahip olmak anlamında olan have getirilir.
I have ben
I have sahibim – malikim – benim var
I have a book.Bir kitaba sahibim. – Bir kitabım var.
I have a dog.
You have two pencils in your hand.
She has some books.
Ali has two houses in Ankara.
She has three bags.
We have short pencils.
Have fiili –yemek, içmek- anlamında da kullanılır.
We always have tea in the morning.
Sabahleyin daima çay içeriz.
They have lunch at one o’clock.
Saat birde öğle yemeği yerler.
Have –yemek, içmek- anlamında kullanıldığı zaman soru ve olumsuz yapmak için diğer fiillerde olduğu gibi başka bir yabancı fiilden faydalanılır.
Do you have diner at seven o’clock?
Saat yedide akşam yemeği yer misin?
She didn’t have coffee only.
Sadece kahve içmedi.
HAVE TO
Have fiili, ardından gelen to öntakısı ile birlikte «mecbur olmak, bir işi yapmak zorunda olmak» anlamını verir. Bu anlamda olduğu zaman must yardımcı fiiline benzer.
Have to cümleleri will (shall) kullanmak suretiyle Gelecek zaman haline sokulur.
Geçmiş zaman yapmak için have fiilinin geçmiş hali olan had kullanılır.
Have to olumlu cümle kalıbı
I have to see the paintings.
She has to write a letter.
Tom had to carry the suitcases.
We have to sell our tractor.
He has to bring his passport
Have to soru cümle kalıbı
Do I have to see the paintings?
Will she have to write a letter?
Did Tom have to carry the suitcases?
Shall we have to sell our tractor?
Does he have to bring his passport?
Kaynak: www.englishpage.blogcu.com